Brunson sonrası kurda yaşanan düşüş kalıcı mı?

GÜNCEL 18 Ekim 2018 21:55
Videoyu Aç Brunson sonrası kurda yaşanan düşüş kalıcı mı?
A
a

ABD'li rahip Brunson'ın serbest bırakılmasının ardından yönünü aşağı çeviren Dolar/TL’deki düşüş ne kadar devam edecek?

ABD’li rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılmasının ardından ABD ile ilişkilerin iyileşeceğine yönelik piyasalarda esen iyimser hava ile Dolar/TL 5,55’e kadar geriledi. Bu iyimser havanın daha ne kadar devam edeceği ise merak konusu. Brunson’ın bırakılmasının ardından piyasalar için önemli bir riskin ortadan kalktığını belirten uzmanlar, önümüzdeki dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinin ne yönde şekilleneceğinin ve yaptırımlarla ilgili gelişmelerin belirleyici olacağını söylüyor.

Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre, Brunson geriliminin geride kalmasıyla birlikte, kur konusunda gözler ABD’nin 4 Kasım’da başlayacak olan yeni İran yaptırımlarına, Ankara’nın alacağı tutuma ve Türkiye’ye yönelik olası etkilere çevrildi. Öte yandan uzmanlar, ABD’nin Türkiye’ye yaptırım tehdidi tamamen ortadan kalkmadan piyasalardaki çalkantının dinmeyeceğini de belirtiyor.

‘Nomura’dan gelişmekte olan piyasalar stratejisti Henrik Gullberg TL’deki değerlenmenin kalıcı olabilmesi için “ABD’nin İran yaptırımlarının tarihi yaklaşırken, Halkbank davasıyla ilgili olası müeyyideler / cezalar dikkate alındığında, Brunson’ın serbest bırakılmasının ABD-Türkiye ilişkilerinde daha kapsamlı bir iyileşmeye yol açıp açmayacağı ve TCMB’nin ileriye dönük olarak TÜFE verilerine nasıl karşılık verdiği önemlidir” dedi.

‘DÜŞÜŞ DEVAM EDER’

Capital Economics’ten ekonomist Jason Tuvey “TL’de yaşanan değerlenmeyi Rahip Brunson’ın serbest bırakılmasının ABD ile Türkiye arasında daha dostça bağlara yol açması ve bazı ABD yaptırımlarının tırmanma riskini azaltmasına bağlayabiliriz” sözleriyle açıklıyor ve ekliyor: “Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde TL’nin düşüş eğilimine devam edeceğini düşünüyoruz. Merkez Bankası faiz oranlarını agresif bir şekilde artırdı, ancak ekonomik ortodoksiye [genel kadoğru bir kayma olduğunu düşünmüyoruz.” [Ekonomi alanında ortodoks politikalar genel kabul görmüş görüş ve uygulamaları adlandırmak için kullanılıyor.]

Tuvey bu çerçevede enflasyonun yüksek kalmasını ve dış rekabet gücünü korumak için de TL’nin değer kaybetmesini beklediklerini kaydetti.

Ancak uzmanlar TL’de bu yıl yaşanan tarihi değer kayıplarının sadece Brunson nedeniyle ABD ile yaşanan siyasi gerginlikle sınırlı olmadığını belirtiyor. Uzmanlar TL’deki değerlenmenin devam edebilmesi için ise TCMB bağımsızlığının sağlanarak sıkı para politikası uygulanması ve enflasyonla mücadelede atılacak adımların önemine vurgu yaparken, yaptırım riskinin ortadan kalkması için Batı ile ilişkilerde iyileşmenin gerekli olduğuna dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz birkaç yılda Batı ile yaşanan siyasi gerginlikler ve TCMB’nin bağımsızlığı ile ilgili endişelerin TL’deki değer kaybının temel nedenleri olduğunu belirten Nomura stratejisti Gullberg, “Siyasi gerginlikler önemlidir, çünkü yabancıların birçoğu Türk tahvillerine ve hisse senetlerine sahiptir. Yaptırım riski Türk varlıklarına yönelik iştahta baskıya neden olacaktır. TCMB’nin bağımsızlığı ise piyasanın Türkiye’nin enflasyonu frenleme olasılığını nasıl değerlendirdiği anlamında çok önemlidir” dedi.

Enflasyonun eylül ayında son 15 yılın en yüksek seviyesine çıkarak yüzde 24,5 olarak gerçekleşmesinin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı” açıkladı. Ancak Rabobank kur stratejisti Piotr Matys, TL’deki değerlenmenin devam edebilmesi için Türkiye’nin ev ödevini yaptığına yatırımcıları ikna etmesi gerektiği görüşünde.

‘ESAS OLARAK İÇ POLİTİKA BELİRLEYECEK’

Matys, “Uzun vadede TL’deki toparlanmanın sürdürülebilir olup olmadığını esas olarak iç politika belirleyecek. Geçtiğimiz ay açıklanan yeni ekonomik program, ekonomide yeniden dengelenmeyi, enflasyonu dizginlemeyi ve cari açığı kalıcı olarak daraltmayı taahhüt ediyor” diyor ve ekliyor: “Yatırımcıları Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın Türkiye’yi uzun vadede dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme yoluna sokacak yapısal reformlara tam olarak bağlı olduğuna ikna etmek için programın hızla uygulanması gerekmektedir.”

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 25 Ekim’de faiz kararını verecek. Banka 13 Eylül’de politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faizini 625 baz puan arttırma kararı almıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan büyümeyi yavaşlatacağı ve yatırımları azaltacağı gerekçesiyle faizlerin yükseltilmesine karşı çıkıyor. Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 5.2 büyüdü. Ancak TL’deki değer kaybı, TCMB’nin sıkılaştırma adımları ve iç tüketimde yavaşlamanın etkisiyle ekonomide son iki çeyrekte daralma bekleniyor.

(Kaynak: Deutsche Welle Türkçe)

 

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Güroymak'ın Güncel ve Tarafsız Haber Sitesi